biz tereyağı kullanıyoruz gayet de güzel oluyor.

Mis gibi tereyağı varken ne margarini :)

evdeki margarin bitsin diye kullanıyordum. artık tereyağ kullanıyorum.

Bitkisel yağdan yapılan margarin hayvansal yağdan yapılan tereyağından daha sağlıksız he mi?

Trans yağ yoksa margarine devam et dostum. Kalbin ve kötü kolesterolün için tereyağından daha iyidir.

tereyağı +10. bu arada kalp ve kolesterol için tereyağı yerine margarin öneren zeka küplerini dikkate almayınız.

@catch the arrow, margarin kimyasal olarak doymuş hale getiriliyor, işlem görüyor yani. Tereyağı özünde doğal bir yağ olduğu için tercih ediliyor.

Tereyağın kokusunu sevmediğim için ayçiçek yağı sürüyorum fırçayla.

türk kalp vakfı becel tavsiye ediyordu bi zamanlar

bu durumdaki ağır gerizekalılığı farketmek için çok güzel bir örnek verdim.

tereyağı kullanıyorum.

margarin ne ya? kullanma.

bizim eve son 5 yıldır margarin alınmıyor.

eczanede yaptırdım. belki normalde yapmıyordur. tanıdık eczacıydı. devlet karşılamıyormuş. 250tl.
ayrıca tek seferlikmiş. ömür boyu koruma sağlıyormuş.

eczacı ne zamandan beri aşı yapıyor mk. eczaneden aşıyı satın alıp aile hekiminize gidebilirsiniz. hatta belki satın almanıza gerek olmadan aile hekiminiz direk yapabilir de. onlara devlet gönderiyor bebekler için. genelde sayılı gönderiliyor aşılar ama belki denk gelir ellerinde fazla vardır. bir sorun derim aile hekiminize.

Biz anneme aile hekiminde yaptırdık, 65 yaş üstü olanlara aile hekimi ücretsiz yapıyor, 65 yaş altında da raporlu kronik hastalığınız varsa devlet ödüyormuş, yoksa ödenmiyormuş.

İki çeşit pnömokok aşısı varmış, şu hayat boyu denilen pahalı - 250 TL, diğerini 5 yılda bir yaptırmak gerekiyormuş, o ucuz, 40 TL civarı sanırım.

evet, aknsiz. taahhüt bitene kadar.

adı aynı kaldı ama akn kalktı diye biliyorum. yeni tarifelerin isimleri de fiyatları da farklı. niye uzatmadın ki 2 sene? ucuza kullanırdın.

benim taahhütüm yok çok az bir miktar farkla sınırsız kullanıyorum artık. fark da kablotv'nin zamlanmasından kaynaklı.

foto yok.

kurumun talebi nedir onlara sorsanıza?
ID için mi istiyorlar dosya mı? yoksa biyometrik mi? bunu sormak zor olmamalı?

bunu sormak zor olmamalı da, bunu sormaya gerek yok. eğer herhangi bir şart belirtmeden istiyorlarsa ilk fotoğraftaki gibi de olur. eğer ikinci fotoğraftaki gibi biyometrik standardında (beyaz fon, tam karşıdan çekilmiş ifadesiz surat vs.) fotoğraf isteyen bunu başvuruda belirtiyor.

kurumun talebi '4 adet 4,5x6 cm ölçüsünde vesikalık fotoğraf'. devlet kurumu olduğu için telefonla bu durumu onlara anlatabilmem zor diye düşündüm. şehir olarak da arada 600 km var, belge teslim edip geleceğim. elimde zaten vesikalık olduğu için tekrar gidip kravatlarla vesikalık çektirmeye uğraşmak istemedim. anladığım kadarıyla bu geçerli olacak, olmazsa da gittiğim yerde bi şipşak fotoğrafçıya giderim artık.

açıklamalar ve yardımlarınız için çok teşekkürler:)

osman gidişoğlu.

Kendisini seviyorsanız radyo tiyatrosunda akaki akakiyevic'i seslendirdiği palto uyarlamasini tavsiye ederim.

izleniyor.

Burada bir günlüğüne bana kiralayacak olan var mıdır? İlla tivibu olması gerekmiyor, foxlife'ı canlı izleyebileceğim başka bir yer de olur.

ödeme yaptıktan sonra mesaj gelecek tekrar. belgeniz hazır diye.

O mesaj geldi ama mesaj içerisinde barkod no ve belge no yazmıyor, nerden öğreneceğim?

barkodgelmiyor zaten. ödemeniz yapıldı mesajından sonra belgeniz hazır diye ayrıca mesaj gelecek. barkod vs. lazım olmadan çıkacak.

Barkod lazım olmadan çıktı alabileceğim kısmı e devlette bulamadım, nerden alıcam mesajdan sonra belgeyi biliomusunz?

link bu.
www.turkiye.gov.tr
ödeme yapıldıktan ve kabul mesajı geldikten sonra yukarıdaki linke tıklayınca aşağıdaki gibi bir ekran gelecek. yapı kayıt belgesi linkine basınca çıkacak. aşağıdaki foto gibi gözükmüyorsa ekran, daha onaylanmamıştır.
eksiup.com

saolasın hallettik sonunda

Değil.

Normal. Nude atmamış ki. Nude atarsa anormal.

Komik ama nasıl komik? +18 falan mı veya ona yorulabilecek türden mi

Kadınlar erkeklerle de arkadaş olabiliyor benim bildiğim. İlla kötü şeylere yormak saçma. Yatmadan önce instagramda takılıp beğendiklerini atıyordur.

Saat 09.00-18.00 arası normal. 18den sonra atılan her mesajda "lan acaba?" Demeliyiz.

O kadar da evli değil demek ki.

değil.

Yaşı 40'ın falan üstündeyse normal.

10:00-13:00 arasi normal, 13:01-14:29 arası normal değil, 14:30-19:45 arası normal, 19:46-09:59 Arasi normal degil. Bu durumda sorunun cevabi normal degil.

arkadaşınsa evet. değilse niye yolluyor amk. mal mı tanımadığı kişiye mesaj yolluyor.

Akşam 10 Dan sonra atılması da normal değil normalde. Evli olması ve gece yarısı detayı hoş değil

Soruda veriler ok eksik, cevaplar aydınlatıcı olamaz.

Kime atmış? Attığı kişinin cinsiyeti ne? İş arkadaşı mı akraba mı? Attığı kişi de evli mi bekar mı? Ne kadar zamandır tanışıyorlar? Kadının kocası da mesaj atılan kişiyi tanıyor mu?

Degil tabii ki.
Yani durum dusundugun gibi diyebiliriz cok yuksek ihtimalle. Arkadaslik falan baska sey, akli basinda herkes bu ayrimi yapar.
Ozetle o isin sonu kotu knk.
Soruda da veri falan eksik degil, o verilerin hepsi soruda var.

muhtemelen size asik. kocasindan bosanip sizinle evlenmek, sizden cocuklar yapmak istiyor.

ağır saçmalamış. komikli veya değil, paylaşmazsa ölecek bir durum değilse o saatte mesaj atmak sınırları aşan saygısızca bir davranış. tarafların evli veya bekar olması bile önemli değil bir noktadan sonra. insanların özel hayatları var. saygı gösterilmesi gerekir.

"normal değil, kesin vericek aksjd" yazmıştım silinmiş. neden silindiyse?

bence kimse gece o saatte mesaj atmamalı ama evli olduğu için gizli, anormal bir mesaj vermiş olmuyor. yüksek lisans hocam gece 3'te ders paylaşımları yapıyordu (erkek), onun da bir amaçları var demek ki. bazı insanlar atıyor öyle, hemen "ooooooooo bir şey var burada" diyerek ellerini ovuşturanlar beni şaşırtıyor. bir rahat olun.

xdm vardı galiba.

Eagle get diye bir uygulama vardı.

Gidanin direkt temas ettigi urunlerin posetleri ucretsiz diye okumustum

Ücretsiz onlar. Kesin bilgi.

market almayacak. ama 4 poşeti 1 büyük poşete koyayım dersen 25 kuruş isteyecek.
kuruyemişçi olayını bilemedim. istemez diye ümit ediyorum.

Kalınlığı çift kat 15 mikronun altında olan, açık gıdalar için birincil ambalaj olarak veya bu gıdaların hijyeni için ihtiyaç duyulan plastik torbalar ücretsizdir.
Sebze meyve poşeti, kargo poşeti, kuru temizleme poşeti ücretsizdir.
Zeytin konulan poşet şeffaf poşet ücretsiz ama kasadan sonraki kullanacağın poşet ücretlidir.
Alışveriş merkezlerindeki (Örn. LCW) de ücretlidir.
En az 25 kuruş şartı var fazlası da olabilir.

İkea ve decathlon aliyor yillardir, onlar da alabilir bence

Yalnız o şeffaf poşetlerin ömrü fazla olmuyor

Turkcell Superbox, başka oluru yok

turkcell 4.5g varsa bulunduğun yerde turkcell superbox düşünülebilir. 300küsür mbit dl istersen ayda 279 lira. 10mbit ul/dl yeter dersen 159 lira.
www.turkcell.com.tr

daha uygunu yok mu ya? 10 mbps çok mu yavaş olur

50 55. 500 civari fatura

38 civarı. ısınamıyoruz. 300 lira gidiyordur.

40. nadiren de olsa minimuma çektiğim de oldu, 30. ev 2+1. sıcaklık eh işte, fena değil. geçen ay 195 geldi.

50de tanıyor. Yerden ısıtma. Gecen ay 400 geldi, ilk ay çok yüksek geleceğini sonraki aylarda azalacağını söylediler.

40tı 45 yapacağım birazdan.

40 da yanıyor aylık 300tl civarı

40. Evin ici 22-24 arasi. Sadece benim oda 20, biraz soguk. İsitici aciyorum biraz.
Ankara

45-50 arası. Termostat var. Güzel ısınıyorum. Geçen ay 260 tl fatura ödedim.

60'da yakıyorum güzel ısınıyorum. ara sıra 50-55'e düşürüyorum. 138 tl geldi bu ay. biraz abartmışım sanırım daha dikkatli olmaya çalışırım ama bu ay da sağlam soğuk oldu ankara.

55 - ısınıyoruz, fatura 500.

65-70.

Tüm evi yakmıyorum ama. Bir odayı açıyorum sadece.

hiç yanmıyor şu anda. tüm gün de yanmamıştı. yakarsam da 30 derecede yakıyorum iki saat sonra min indiriyorum. dijital değil kombi viesmann elle ayarlıyorum kombiden. 13 senelik kombi. mutfak ve salonun ayarı düşük peteklerden ama hepten kapalı değil. geçen ay 99 lira geldi. ev güneybatı cehe arakat. altta bebek var 24 saat yakılıyor. üstte yeni evli bir çift var onlar da gündüz yakmıyordu. ama sanırım ben de yakmıyorum diye yaklamya başladılar. ev site apartmanı beton duvarlar. yalıtım içerden panel bir şey değiniyor. en karda kışta ocak sonu şubatta kar yağdığında hiç söndürmeden belli ısıda yaktığımda geçtiğimiz senelerde birer ay önce 155, sonra 175 ve geçen sene de 190 geldi yuvarlak hesap minik kusuratlarını unuttum. eve iki artı bir 94 m2. 50 derece yani ortada yakarsam 2 saate kalmadan hamam gibi oluyor ev oturulmuyor. gece de sıcak oluyor yorganla örtünüyoruz zaten terliyoruz diye kapatıyorum. kar kışta minimumda açık oluyor genelde.

30. Çok soğuk olunca 38 falan.

Müteahhit kız kardeşine yapmış bizim evi. Kalekol duvarı gibi duvar var. Cam balkon da soğuğu absorbe ediyo. Isınma sıkıntısı olmuyo alt sığınak olduğu halde. 38’de yakınca sıcaklıyo insan hatta

46-48 civari

39 derece
Ev 22 derece
Fatura 160 geldi en son.

Ev de tirt aslinda, komsular da yakmiyor.

45

herkes antalya'da mı yaşıyor nedir. 40 nedir ağalar? 50-55-60 bandını geçtim 70 derece civarı yakıyorum artık anca ısıtıyor. ekim'de falan 40-45 di. şimdi 40-45 yaksam 8 saatte ısınırız.

bari bir de hangi ilde olduğumuzu yazalım. 50-60-70 diyen var.
ben istanbuldayım mesela.

dışarısı 0 derece, kombi 7/24 50 derecede çalışıyor ama ısıtmıyor yeterince oda 21-22 oluyor en fazla.

50. sadece iki bazen üç radyatör açıyoruz

yeni Türkiye'de 50 TL = 20 eski TL

spiralli mi, kapak karton mu, sert mi, plastik mi, üstünde telif haklı bişeyler var mı, marka vs. ye göre değişir. çok da pahalı değil.

160 sayfa a4 defterler 20 tl bazında genelde.

evet şimdi n11'den falan baktım, 20 tl civarı dolanıyor fiyatlar benim defterler için. ulan 5 yıl önce 5-6 lira verirdim tanesine max. ülke bitmiş, tam zamanında yırtmışım ülkeden ayrılmakla yeminlen.

kağıt üretilmiyor artık. ithal etmek varken niye üretilsin?

Kağıt üretilmiyor artık değil. Şu milleti 5 kuruşluk bilginizle galeyana getirmeyi bırakın artık. Kağıt üreten bi çok fabrikamız var illa devletin olmasına gerek yok ki bence olmamalı da zaten. Sorun kağıdın hammaddesi selülozun ithal ediliyo oluşu.

Haftsonu 12’li kucuk post-it lerden aldim 30 kusur lira.
Gecen sene 12-13 lira filandi.

Cozum aliexpress

normal.

daha ucuza da var, ama artık bu fiyat da gayet normal oldu maalesef...

aynı şeye bende niyetlendim. android uygulaması için java lazımmış. ona bakmaya başladım mesela. udemy'de jva dersi var ücretsiz. turkcellde de geleceğe hazırlananlar diye bir proje var. orada da anlatım var.

Teşekkür ederim @sutlu nescafe. Udemy fikri güzel.

Öncelikle matematik öğrenmek gerekiyor. Matematiginiz zayifsa onu gelistirerek baslayabilirsiniz eger gercekten iyi bir yazilimci olma hedefiniz varsa

Ne yapmak istediğiniz önemli. Ben mesela pythonda kendime bot yazıyorum hayatımı kolaylaştıracak şekilde. Öyle çok değil 1 haftada kopyala yapıştır ekle seviyesine geldim tabi önceden biraz c biliyordum. Web sitesi ayrı android app ayrı dünyalar. Hedef belirleyin ona göre tekrar soru sorun buraya daha iyi fikirler alırsınız.

oncelikle kolay gelsin ve gecmis olsun. programlama kolay degildir, her insanin harci degildir ama yapabilirsen zevklidir. kurslara para vermek gereksiz, internette ucretli ucretsiz zibilyonlarca kaynak var. hangi dili ogrenmek istiyorsan ona gore bul birseyler. bu isin temeli veri yapilari ve algoritmalardir. bu konularda kendini cok iyi gelistirmen lazim. daha sonra object oriented programming, functional programming, asynchronous programmaing gibi konularla devam edebilirsin. bu sekilde temeli olusturduktan sonra ister java yaz ister C#, ister javascript, ister kotlin ister scala. ister android developer ol, ister web frontend, yada backedn. bir iki haftalik syntax ve API/SDK alisma surecinden sonra butun dillerde her platforma yazabilirsin.

hepimiz sıfırdan öğrendik zaten, senin durumun ile diğerlerinin durumu bilgi kapsamında aynı, onların senden farkı anlamadıklarını sorabilecekleri bir hoca, arkadaş gurubu falan var. seninde elinde, irc kanalları, forumlar, google var. gerisi sana kalmış.

ücretli yada ücretsiz ders veren siteler tonla ki tavsiyede verilmiş, bende python için vereyim mesela: www.python.tc

oncelikle adim adim, sindire sindire gitmek ve sabirli olmak onemli. ve uzun sure motivasyonu korumak icin realistik ve ulasilabilir hedefler koymak gerekir. ornegin hem web hem de mobil konusunda uretken ve iyi olmak ilk planda ulasilabilir bir hedef degil cunku ikisi cok farkli bir dunya ne yazikki. kullanilan programlama dilleri, problemler, cozumler cok farkli ve farkli uzmanliklar gerekiyor. birinde iyi olan biri icin digerine gecmek zor olmaz ama sifirdan baslayan biri icin ikisinde iyi olmak biraz uzak bir hedef sayilir, o nedenle ilk basta birini hedeflemek motivasyon acisindan iyi olur.

ben ilk basta web konusunda ilerlemeni oneririm. bu konuda da onune birkac farkli programlama dili ve teknoloji cikiyor, bircok dili bir arada kullanmalisin, birkac noktada da secim yapmalisin. ama bir programlama diline baslamadan once bilgisayar teknolojileri konusunda genel kultur onemli. ornegin programlama dili nedir, ne ise yarar. bilgisayar yazilan bu kodu nasil okur, neye cevirir. bu isin arkasinda nasil bir matematik doner. algoritma nedir. internet uzerinde veri nasil hareket eder. bu konularda ne kadar cok genel kultur sahibi isen programlamayi o kadar hizli ogrenip, soyut kavramlari kafanda o kadar somutlastirabilirsin. programlama ogrenirken en buyuk mucadele de budur. bu is cok soyut bir is, ayni matematikteki gibi. ama insan beyni somutlastirmaktan hoslanir, soyut kalirsa ilk sordugu soru "peki bu gercek hayattta ne isimize yarayacak" diye sormaktir. o nedenle bir konutu sindire sindire gitmek, gercek hayatttan pratik orneklerle ilerlemek ve gercekten anlamak bu problemin en iyi cozumudur.

iste bu nedenle ben web konusuna egilmeni oneririm, cunku somutlastirmak cok daha kolay, cunku isi ogrenirken kanli canli bir web sitesi gelistirmis olursun, yapabildiklerini gordukce daha cok motive olursun. web sitesi gelistirmek icin ise ne gerekli?

once html ogren. html bir web sitesinin eli, ayagi, kafasi, govdesi gibidir. en basitinden html kullanarak basit bir web sitesi yap. yaptigin sey 90li yillardaki web sitelerine benzeyecektir ama html bu isin en temelidir. cok da kolay bir dildir, ama programlama dili degildir.

daha sonra css ogren. css web sitesinin guzelligidir. rengi, elemanlarin buyuklugu, yeridir. css ogrenmek bu isi baslayan kisiyi mutlu eder, motive eder, cunku eli yuzu duzgun birseyler yapabilecegine incancini arttirir. unutma motivasyonu uzun sure korumak onemli o nedenle yavas yavas ogrenip, boyu asan yerlere girmemek onemli, cunku birden isin icine girince insan motivasyonu kaybeder cok cabuk.

daha sonra bir programlama dili ogrenmeye baslayabilirsin, bu dil konusunda da acele etme bence. secenekler cok ama hepsi farkli bir amaca hitap ediyor. ben javascript oneririm, elbette istersen C#, java, hatta C de ogrenirsin ama adimlarini yavas yavas atmakta yarar var. javascript gibi nispten daha kolay bir web dili yine birseyler uretip ilerlemen icin kolay olur. ama javascript bir programlama dilidir, html ve css de yazamadigin algoritma yazabilirsin. yani isin gercekten zevkli tarafi bir programlama dili ogrenmekle baslar.

bu adimlardan sorna artik bir front-end gelistiricisin. ama front-end bir web sitesinde gordugun ve etkilesime girdigin herseyi kontrol etse de bir de isin diger tarafinda data kismi var ki bu alan back-end kisma acilir. back end ve front end ise http uzerinden anlasir. yani artik internet protokollerini ogrenmek, bir web sitesini acinca neler oluyor, server ile nasil haberlesiyor, web server nedir, web service nedir ogrenme zamani. bunlari ogren ve back-end tarafa gec.

back-end ise ayri bir dunya, ne gordugun degil, hangi datayi nasil isledigin ve nerde sakladigin ile ilgili dunya. bu konuda da bircok dil ve alternatif var. node.js, python, ruby, c#, java vs. bircok alternatif var ve her birinin farkli avantaj ve dezavantajlari var. burada bircok farkli kisiden gorus al ve secimini yap o back end dilini ogren. back end bu isin mantik ve matematik tarafinin daha yogun hissedildigi bir dunyadir. benim tavsiyem node.js ama alternatifleri de arastir. niye node.js dersen, javascript bilen biri daha kolay ogrenir.

back-end dili ogrenmek datayi nasil isleyecegini belirler ama datayi nasil saklayacagin bir database teknolojisi ogrenmek ile olur. database icin ise sql ogrenmek bir adimdir. ya da alternatif olarak nosql yolunu da secebilirsin. bunu da ogrenirsen artik full-stack gelistiriciyim diyebilirsin.

tum bu adimlar tamamlayip ogrendikce hayatindan en az birkac yili gecmis olur zaten. bu ogrenme surcecinde "artik her seyi cok iyi biliyorum dediginde yanlis yoldasin" demektir, "ogrencek ne kadar cok sey var ve bunlarin hepsini nasil ogrenecegim" diyorsan eger ogreniyorsun ve dogru yoldasin demektir. programlamada ogrendikce hicbirsey bilmiyormus gibi gelir, cunku ogrendikce gidilebilecek daha fazla yol gormeye baslarsin.

ayrica programlama ogrenmek icin super zeki olmak gerekmez, yeterli pratik ve motivasyonla ogrenilmeyecek birsey degil. ogrenmek icin udemy icnde bulundurdugu derslrin belli bir akisi, ve duzeni olmasi nedeniyle iyi bir baslangic olabilir, baslangic seviyesine gore bir ders sec ve ogren. ogrendikce ogrenme methodlarini kitap, youtube videolari, baska gelistiriciler, stackoverflow, github, seminerler ve en onemli bir is yerinde calisarak zenginlestir.

Cevap veren bütün arkadaşlara çok teşekkürler. Özellikle @emrahday, ellerine sağlık. Çok teferruatlı yazmışsın, sağ ol var ol.

Fiziksel kursa o kadar para bayılma, udemy +1

Hepsi cicekli olmayabilir ama bence kolaydan zora dogru sirasiyla dikenli kaktusler/aloevera/sukulentler/orkide/ortanca vb. Diye uzar liste. Curutmeden bambu yetistirebilmek de eglenceli.
Sonuc olarak en risksizi kaktusgiller.

Kaktüs en kolayıdır ama sanki aloa vera ile guzel bir baslangic yaparsiniz diye düşünmekteyim. Ayrica izlediginiz yolu takdir ettim.

çiçeğe baktım demek ki kediye bakabilirim düşüncesi çok yanlış. ufak saksılarda biber, domates, patates, çilek yetiştirmiş ve şu sıralarda avokado, limon yetiştirmeye çalışan biri olarak söylüyorum.
çiçeğe 1-2 gün su vermezsen sıkıntı olmayabilir ama kediye su veya mama vermezsen olmaz. çiçeği evde bırakıp gidebilirsin. hatta 2-3 gün 1 hafta tatile bile gidersin ama kediyle olmaz. gece işin olur, canın ister eve geç dönmek istersin. çiçek bunlara aldırmaz. kedilerin gariplikleri çok olduğu için sana küsebilir. dikkat çekmek için evdeki eşyaları tırmalayabilir. ortalık yere pisler vs. çiçek öldüğünde amaan yenisini alırım dersin ama kedi ölürse veya hastalanırsa maddi manevi yönden yıkıcı olur.

Eğer New york'ta ikamet etmiyorsanız kesinlikle sardunya. Çiçeğin alfabesi, güzel gibi durmayıp çok güzel olan çiçeklerden.

faiz biner.

Asgariyi odemezsen takibe düşer üstüne bir de avukatlık masrafı biner

1 ay ödemezsen takibe düşmez. Ekstra faiz ödersin. 90 gün olmadan öde ki takibe düşmeyesin.

hiç duymadım öyle bişey. nakit avans çekip (faiz ödersiniz) onu gönderebilirsiniz ancak.

Oluyordu ama nakit avans oranları ile ücretlendirilir, baya masraflı olur faiziydi işlem ücretiydi falan.

garantide var ama masraflı. eft haricinde masraf yani.

internetten altın al gönder.

kelimelik
toy blast

Androidde var mı bilmiyorum ama ben design home oynuyorum, günlük oda dekore ediyosun, gerçek oyuncuların oylamalarıyla 5 üzerinden puan alıyosun. En güzel tarafı dekorasyonda kullandığın eşyaların gerçek hayatta olan ürünler olması :) Linke tıklarsan satın alma sayfasına yönlendiriyo falan.
İkinci en güzel yanı REKLAMSIZ olması, kesintisiz oynuyosun.

Android telefonla pdf kitap indirip okumak pek zevkli. Hele bir de ekran büyükse.

words of wonders

ikinci dünya savaşı konulu güzel yapımlar var. tavsiye ederim. resistance banker mesela.

Onur unlu baydi ama bu guzeldir: itirazim var

chilling adventures of sabrina.
mistik, kustik mevzular; kara büyü, cadılar fln.
şahsen, çok keyif alarak izlediğim bir dizi.

biz black mirror'in yeni yayinlanan filmini izleyecegiz. henuz izlemedim yani iyidir kotudur yorum yapamiyorum ama oyle bi secenek var hatirlatmak istedim.

Bright. fena değil

Hepinize teşekkürler sevgili arkadaşlarım.

Black mirror dizisini izlemedik, filmini izlemek olur mu

Baby sitter.

black mirror'da bolumler biebirinden bagimsiz, bolumler arasinda konu butunlugu yok kisiler bile farkli. kisa film gibi hepsi zaten. izleyebilirsiniz onceden bilmenizi gerektiren bir sey yok izlerken.

youtu.be

şu dakikadan sonra ki iki dakikayı seyrediyoruz, bedavaya hayatın anlamını verdim hadi bakalım

kitap okuyan insan kadar farklı amaç olabilir, bu gayet normal.

ben kendim için konuşuyorum; kitap okurken benim amacım içindeki bilgileri ezberlemek değil. neyi nerede bulacağımı unutmamak için indeks çıkardığım kitaplar da olmadı değil, ama önemsediğim şey bu değil.

benim amacım başkasının gözünden başka bir döneme bakabilmek, o zamana yolculuk edebilmek, başka mekanlarda başka insanların yaşadıkları üzerinden tecrübeler biriktirmek.

100 sene öncesine gidip o dönemde buralarda çok zeki bir adamın neler yaptığını, neler okuduğunu, nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorsam açıp Mustafa Kemal okurum mesela. en nefret ettiğim öğrenme biçimi 1881'de Selanik'de doğdu ile başlayan anlatımlar. Ben daha geriden başlayıp önce o dönemi anlatan, sonra o dönem içinde kişiyi anlatan biyografilere bayılıyorum mesela.

yöntem olarak en beğendiğim biyografilerden biri Ateşi Çalmak. Ben o kitabı yazarı ya da anlattığı kişileri bir dönem içinde anlamak için okuyorum.

edit: az çok bakış açım şu; 3:33 ve sonrası

www.youtube.com

Tam olarak aynı durumdayım aynı şey diziler ve filmlerde de geçerli.
Sadece iyi ya da kötü olarak kalıyor aklımda diğer her şeyi unutuyorum.
Ama bu yüzden okumayı ya da izlemeyi bırakamıyorum anlık olarak yaşattığı hazzı çok seviyorum.
Belki sende de hafıza problemi vardır bunun için bir şeyler yapabilirsin.

benzer durumdayim ama bende soyle bi etkisi var. okul doneminde kitap okumaya pek vaktim olmuyor. ve bu durum konusmami etkiliyor. akicilik gidiyor, ifade gucum zayifliyor. bi cumleye basliyorum yarisinda kelime bulamiyorum, mala bagliyorum iyice. aklimdan gecenleri dile getiremiyorum ozetle. ama kitap okumaya baslayinca tam tersi oluyor. cumlelerim uzuyor, dogaclama laf ebeligine basliyorum. beyin kitaptaki kelimeleri ve kaliplari kullanmak uzere kaydediyor yani.

Yılmaz özdilin kitabı köşe yazıları gibiyse aklında birşey kalmaması normal bence.

aynisi bende de var. sıkıntı yapma.

yemek yemek gibi düşün. beynin açıkmıştı, gıdasını aldın, tükettin.

ben mesela önceki ay, geçen temmuz, bir sene önce ne yediğimi bilmiyorum. hatta dün yediklerim bile :)

ama yedim, doydum, geçti.

Bahsettiğin akılda kalmama problemini daha önce başkalarından da duydum ama hiç başıma gelmediği için sana verebileceğim bir tavsiyem yok. Belki okudukların son zamanlarda türeyen ucuz edebiyat kitaplarındandır diyecektim ama zaten klasikleri okumuşsun.

Yine de, kitapların zengin içeriğini ve verdiği haz duygusunu bir yana bırakırsak, kitap okumak vaktini çöpe atmanı önler. (Aynı şey spor yapmak, bir geziye çıkmak, film veya belgesel izlemek için de geçerli.) Aklında kalmasa da bir kitap okuman sosyal medyada maruz kalacaklarından daha çok fayda sağlıyordur sana zaten.

ayni ben de dedigin gibiyim, yuz yil once yasadigim en ufak bi olayi zaman zaman tarihine kadar hatirlayan, arkadaslarinin hafizasini ajanda gibi kullandigi bi insanim. kolay kolay unutmam anilari veya hap bilgileri. sarki sozleri de boyle mesela, mumkun degil unutmam. ama 1 hafta once izledigim filmi hatirlamadigim zamanlar bile var. hele bi ara haftada 1 kitap okurken saniyesinde unutuyordum kitaplari. sadece bana hissettirdigi duygular ve filmi/diziyi/kitabi sevip sevmedigim kaliyor aklimda. bu ucunu mumkun degil hatirlayamiyorum. oyle birkac film var hatta izlemedim diye izlemeye baslayip ortasina, sonlarina dogru 1-2 sahneden izledigimi fark edip filmi hatirlamiyorum bari bitireyim tekrar diye ikinci kez bitirdigim.

oluyor yani cok normal bir sey. cok seyapma. bu tur aktiviteler sanirim beynin kisa sureli hafizasina yerlesiyor, tekrar ihtiyac duyulmadigi icin kullanilmadigindan da kisa sure sonra siliniyor. bir aciklamasi varsa sanirim bu olacaktir.

ayrica eklemek isterim, yemek yemek gibi benzetmesini begendim. o an bir bos zaman gecirgecine ihtiyac duyuyor ve o kitabi/filmi/diziyi izliyor, bitiriyorsun ve orada bitmis oluyor. yemegi de zaman zaman hatirlar guzel yemekti ya da tadi kotuydu dersin ama kac kasik yemissin ya da icindeki tuz miktarini bilmezsin ya oyle bisi gibi.

Hiç mi kitaptaki bir cümle veya olay sizi dumura uğratmadı bi yarım dakka düşündürtmedi, yalnızca bu bile kitap okumak için bir neden. Aklınızda bir şey kalmaması çok normal lakin duygusal derinliğiniz artarak ilereler fark etmeden.

Hani ağaçlar yaprak açar, çiçek açar ya. Sonra o yapraklar, çiçekler kuruyup dökülüp gider. Yok olur.
Aslında yok olmaz onlar ağacın dibinde yeni ağaçlar için besin olur, ağaç olur.
Sonra orman olur. Orman büyür gider.
Okuyup unuttukların da öyle.
Yok olmaz onlar.

Mahalle baskisi yuzunden okuyoruz.

Kitap okumak için kitap okunmaz, kitap okumuş olmak için de okunmaz, kitabı bir nesne fetişizminin merkezi haline getirmek de ‘okur olmak’ demek değildir.

Metni gözle takip edip kelimeleri zihinde tekrarlamak da okumak değildir. İnsan hayata belli sorular sorar, belli soruların cevabını arar. Bu arayışlar bir sonuç olarak bizi kitaplara, filmlere ve sanat eserlerine götürür. Bizi üzerine düşünmeye, hayata, insanlara ve nesnelere giydirdiğimiz imajların yerini “gerçeğin” suretiyle değiştirmeye ve hayata daha derinden vakıf olmaya ve uzun muhakeme süreçlerine iter. Olgunlaştırır, ehlileştirir, yüzeysel olanı ve maruz kalınanı değil hakiki olanı ve anlamı olanı sunar.

Bazen bir kitabı okumanız 5 yıl da sürebilir. O metin üzerinde sizi düşünceye iten şeyler yıllar sonra hayatta bir yerde karşınıza çıkar ve siz de süreci bağdaştırarak tasdik edersiniz. O gerçeği size yıllar önce sunmuştur halbuki o kitap. Mesele okumak değil, düşünmek ve sindirmektir kitabı.

Ben Atatürk’ü asla Yılmaz Özdil’den okumazdım. Onunla ilgili bir dolu başarılı çalışma varken sıra asla ona da gelmez. Niyet, süreç ve sonuç olarak Nilgün Bodur’dan bir farkı da yoktur. İzmir’deki sahaflarda en fazla onun kitaplarını görürsünüz. Okuyucusu için bir değeri yoktur çoğunlukla, onu okuyanların çoğunluğu da Atatürk’ü gerçekten anlamış insanlar değildir. Atatürk’e olan sevgiyi, bağlılığı ve aidiyeti ticarileştirip türlü menfaatler için araçsallaştırmaktan da öteye gitmez.

Doğru kitapları okursanız böyle bir sorununuz asla olmaz. Sadece Yılmaz Özdil bağlamında ifade etmiyorum. Belki klasikler de ruhunuza bir şeyler söyleyemiyordur, sizde hayata dair bir duygu uyandıramıyordur. Gerçek bir okur olursanız kendinize çok başka bir dünyanın kapılarını açmış olursunuz. Sizin sorununuz anlamamak ya da unutmak değil; doğru yönlendirilmemiş olmak. Ülkemizdeki diğer milyonlarca insan gibi.

İyi kitapla kitap arasındaki fark böyle bir şey bence (Tabii kitabın konusunun merak uyandırması da önemli. Anı okumayı sevmeyen birine en iyi anı kitaplarını verseniz bile beğenmeyebilir.) Bazı kitapları okuduğumu bile unutuyorum bazı kitaplardan belirli bölümler (kurgu veya değil farketmiyor) sürekli aklıma geliyor. Bir de iyi kitaptan not çıkardığım için daha sonra dönüp bakabildiğimden aklımda kalma oranı daha da artıyor diye düşünüyorum.

"for pleasure"

Sen bu kuşağın insanısın. Günümüzde çevremizde çok fazla etken var. En önemlisi de çok fazla yenilik olması ve bunların gelişimine ortak olmayı isteyen bir beyninin olması. Beynin sinemaya, müziğe, facebokk a instagram a pinterest e hepsiburada ya ve daha bir sürü şeyi yakalamaya çalışırken odaklanamıyor.

Seni alsak bugün, geçmiş ve geleceğe dair tüm endişelerinden arındırsak. sonra bir de şöyle sakin, güzel bir adaya yerleştirsek ve bu şekilde o kitabı okumaya başlasan muhtemelen aklında çok şey kalır.

ben de pek edebi kitap okumam ama makale, bilimsel yazilar vs bol bol okurum. bana sorsan ben de ozet gecemem, anlatamam ama okudugum yazilarla ilgili bir konu acilirsa okuduklarim aklima gelir. kitap okuma da ayni sekilde olabilir.

kitabi XXX sebepten dolayi degil tamamen kendi keyfin icin okuman lazim bence. okumaktan keyif aldigin, hoslandigin seyleri okumalasin.

yalnız olmadığımı görmek çok güzel, sevindim:)

"Ama bu yüzden okumayı ya da izlemeyi bırakamıyorum anlık olarak yaşattığı hazzı çok seviyorum."
"cumlelerim uzuyor, dogaclama laf ebeligine basliyorum. beyin kitaptaki kelimeleri ve kaliplari kullanmak uzere kaydediyor yani."
"yemek yemek gibi düşün. beynin açıkmıştı, gıdasını aldın, tükettin."
"kitap okuman sosyal medyada maruz kalacaklarından daha çok fayda sağlıyordur sana zaten."
"yemegi de zaman zaman hatirlar guzel yemekti ya da tadi kotuydu dersin ama kac kasik yemissin ya da icindeki tuz miktarini bilmezsin ya oyle bisi gibi. "
"duygusal derinliğiniz artarak ilereler fark etmeden."
"Okuyup unuttukların da öyle. Yok olmaz onlar."

şu şaheser cevaplara özellikle bayıldım. harikasınız tam nokta atışı cevaplar yani.

mahalle baskısı+1 ayrıca bu da yadsınamaz bir gerçeklik.

@levent bilgen, @bruce mclaren; sizin verdiğiniz cevaplara katılamıyorum. sürekli saçma, ilgimi çekmeyen şeyler mi okuyorum yani olur mu öyle şey? bilim de okuyorum, roman da hatta hiç sevmesem de bazen kişisel gelişim. konu fark etmeksizin bu durum oluşuyor bende.

hatta şu an rahmetli yaşar nuri hoca'nın deizm kitabını okuyorum mesela yarısına geldim. okurken "çok mantıklı lan!", "evet bu mükemmel bir açıklama, tam düşündüğüm gibi." diyorum ama 1 gün geçince hepsi buhar oluyor anladığım şeylerin.

yaşar nuri öztürk - deizm mükemmel kitap arkadaşlar bu arada. her ne kadar yarısında unutmuş olsam da:)

kendi adıma, ya keyif aldığım için okurum, ya da merak ettiğim bir mevzuyu öğrenmek için.
kitap okumanın iki temel getirisi var ki hayati; kişinin kendisi daha iyi tanıması sağlarken, aynı kerte de kişiye çok ciddi bir çözümleme ve ifade gücü sunması.

o yüzden okuduğum tüm kitaplardan 5 sayfalık özet çıkarıyorum. ben kitabı sevdiğim için y a da ihtiyacım için okurum. o nedenle ilgim daha yoğun oluyor.

filtre kahve ve türk kahvesi içerim.
filtre kahveyi neredeyse hergün. sütsüz, şekersiz. 1 kupa.
türk kahvesini arada bir içerim. sütsüz, şekersiz. 1 fincan.

her gun iki fincan filtre kahve, bir de türk kahvesi içiyorum. tamamı şekersiz, sütsüz.

üçü bir arada yok.

Kahveyle hiç aram yok, çay severim.

bir günde 2 kupa bazen 3 kupa türk kahvesi içerim, şekersiz.

3ü1 arada içtiğim enderdir, normal nescafeyi de pek sevmem ama bir tek o varsa içerim tabi.

filtre kahve severim, favorim etiyopya kahvesi ama pek bulunmuyor, tchibo da bozduğundan beri pek keyif alamaz oldum filtre kahveden.

ama istanbul civarında dışarıda takılacaksam, etrafta starbakıs varsa bi büyük amerikano alırım.

eğer soğuksa ve enerji ihtiyacımın olacağını hissedersem aşırı şekerli yaparım kahvemi koyarım termosa.

2-3 bardak sekersiz filtre kahve iciyorum french press’de kendim yapip.

Min. 2 kupa/gun
Maks. 6 kupa/gun
Sekersiz sutsuz filtre kahve

Severim. Cin gibi yapıyo. Neskafe gold ve sıcak su yeter. Şekeri kahveye yakıştıramıyorum.

kahveyle pek aram yok. haftada 3-4 kere (normal kahve fincanında) sade türk kahvesi içerim en fazla.
nescafe veya filtre kahveyi kendim yapmam veya sipariş etmem, ama biri yaptıysa ve ikram ediyorsa, şekersizse, nezaketen veya ziyan olmasın diye içerim. bu da ayda yılda bir olur.
çaycıyım ben. bardak bardak çay içerim. o da şekersiz.

Hafta içi günde 1 veya 2 fincan türk kahvesi, hafta sonları 1 fincan türk kahvesi, 1 fincan menengiç veya dibek kahvesi içerim. Hepsi orta şekerli.

bardak olarak değil ama litre olarak her gün 1 litre sade filtre kahve içiyorum. yoğun olduğum günlerde 1.5 litreye çıkabiliyor. tercihim sade, sütsüz ve şekersiz. bazen sabahları demlemeye üşenirsem sadece "1" bardak granül kahve (nescafe classic) içiyorum. onu şekersiz içemiyorum. mecburen şekerli oluyor.

Her gun kendi oguttugum taze kahve ile 2 kupa chemex ile demleyerek icerim. Bazen aksamlari turk kahvesi, arada bir.

bağımlıyım. günde 1 litreye yakın kahve içiyorum. filtre kahve içiyorum. şekersiz sütsüz.

sevmem. içeceksem de şekerli sütlü bir şeyler içerim.

Sabah 2 kupa cay

Oglen turk kahvesi
Ogleden sonra 1 kupa filtre kahve ya da cay

Aksam 3 cay

Aksam biri cagirirsa starbucks kahvesi.

Resmen bagimli olmusum.

Türk kahvesi hayatimfa belki 5 kere filan icmisimdir anlamsiz geliyor bana, espresso da oyle.

Eskiden her seyi sekerli icerken daha cok abuk subuk starbucks kahvelerini iciyordum. Artik cok cok nadir, tatli yemek yerine yilda bir iki defa.

Evde ya french presste ya makinede filtre kahve iciyorum, sutsuz şekersiz.

Disarda da latte ya da filtre kahve(bazi yerlerin filtrw kahvesi berbat oluyor, o yuzden latte iciyorum)

Her gün 2 bardak filtre kahve ortalaması benim. Bazen içmediğim de oluyor.

Miktari unutmusum. Gunde en az 350ml. Bazen 600-700 ml

1 Türk kahvesi
1 V60 ile kendi demlediğim sade şekersiz kahve
1 bardakta sade Amerikano

Her türlü kahveyi içerim ama aramam. Son zamanlarda nescafe damla sakızlıyı keşfettim biri ikram etmişti. 2-3 günde bir markete uğrayıp alıyorum.

Türk Kahvesi içmem.
Üçü bir arada içmem.
Genelde bir fincan evde veya ofiste yaptığım sadec veya sütlü şekersiz filtre kahve, bir tane de dışarıda latte içiyorum.
Karar almada minimalizme gitmeye çalıştığım için başka bir şey içmiyorum, üstüne düşünmüyorum.

kahve aşığı bir insanım. starbucks'ta white chocolate mocha, bazen de pumpkin spice latte içerim. türk kahvesini hiç sevmem. artukbey spesiyal ve dibek kahvesine bayılırım. evde de filtre kahve içerim. filtreyi bir şekerle içerim. saydığım diğerlerini şekersiz içerim, zaten çok tatlılar.

günde ortalama iki kupa kahve içerim. bir cappuccino, bir filtre.

çaycıyım ben. ama işyerinde günde 1 kez içiyorum. orta ya da sade içiyorum genelde. işyerinde içtiysem o gün başka içmem.

Önceden 3 ü bir aradayı tüketirdim. Yaşlandığım için şu suda çözünen kahvelerden içiyorum günde üç bardak ve şeker atmıyorum. Türk kahvesine burada birileri fal bakacağını söyledi zaman içiyorum. Çayı en son ilkokulda içtim.

1 lt kahve içen arkadaşlar sağlık durumunuz nasıl? Kansızlık falan yok mu? Diş çürüğü sayısında artış gibi şeylerle karşılaşmadınız mı? Bunların hiçbiri yoksa fincan sayımı ben de artıracağım.

Hergün bir kupa fix filtre içerim sütsüz şekersiz.
Ders çalışıyorsam 2 olur yani hemen hemen her gün.
Eğer keyfine şçiyorsam bazen sütlü olsun diye latte içerim nadir orta boy starbucks nero farketmez.
Türk kahvsi ayda 1-2 fincan sade.
Üçü bir arada kahve değil ki zaten kokusu midemi kaldırıyır onun.

severim ama dokunuyor. çayın bile fazlası dokunuyor. ama severim. kafeinsiz olanlar da galiba kafeinli olanlarla beraber çekiliyormuş. mümkün olduğunca kafeinsiz tercih ederim. 40 yılda bir starbucks a takılırsak anca öyle.

Sıcak içecekleri sevmiyorum ama arada kahve güzel gidiyor.

Hafta sonları kahvaltıdan sonra bir sade Türk kahvesi içiyoruz. Bazen buna ek olarak gün içinde filtre kahve içtiğimiz oluyor. Benim için bir fincan o da.

Starbucks kahveleri yanık olduğu için sevmiyorum ve içmiyorum.

Etiyopya'dan kocamın getirdiği muhteşem bir çekirdek vardı. Maalesef bitti. Tadı hala damağımda. Onun yerini tutabilecek kalitede kahve henüz kesfedemedik.

Mobilde edit olmuyor malum.

Granül kahve, 3ü1arada falan ağzıma sürmem.

Sütsüz şekersiz içiyorum.

kaç senelik hesap?

o mail adresini bi yerlere vermişsindir(sıkıntılı siteler) o mail ile kayıt olduğun her türlü platforma giriş denemesi yapıyorlardır.

çok eski 5-6 senelik belki. steam ne zaman kuruldu bilmiyorum. belki daha eski. o mail adresini çok yere verdiğimi de hatorlamıyorum.

olmaz. o şifreyi istediğine söyle. o şifre sadece senin hattında çalışır. başkasının hattında çalışmaz.

amma velakin, dışarda türk telekom wi-fi gibi hizmetlere sanırım o kullanıcı adı ve şifre ile girilebiliyor. o sıkıntı

birşey olmaz.

vodafone net.

modemin içindeki kullanıcıyı söylüyosan bilirler.
blabla@ttnet şifre olan
sorun olmaz.

Keserken yarisini yedigim oluyor.

Yerim

yerim. bazen özellikle çiğ yemek için kesip yerim.

Evet. Hatta çoğunlukla çiğ yediğim oluyor :)

En fazla bir dilim o da dediğiniz gibi keserken.
Bunun dışında pişmeden yemem.

Yemem, yenmez de zaten.

Kendi bildim bile sucuk uretimi goren biriyim, yenecek bisey degil o.
niye yiyorsunuz olm cig et yenir mi? Iciniz disiniz tenya olur.

Yapma bunu yapma.

Sucuğu sadece çiğ yiyorum, daha lezzetli geliyor bana. Pişmiş kızarmış yiyince ilerleyen saatlerde mideden tadı geliyor, kolanın asidinin gelir ya öyle.

Edit: Sucuğu sevmem yersem çiğ yerim kısacası.

Sucuğu çok sevsem de asla çiğ yemem

Ekmek arası çiğ yemeyi pişirip yemekten daha çok seviyorum. Çok da zararlı olduğunu düşünmüyorum pastırmadan bi farkı yok

Çiğ asla yemem.

Pişmişi içinse ruhumu satarım şu an. :(

Pastirmadan farki yok mu asdjdkdl arkadaslar ic dis parazit asinizi yaptiriyorsunuzdur insallah.


Pastirma salt etten olusur, kurutulmus et var ya hani pahaliya satiliyor onun gibidir.
Once tuzla salamura yapilir, sonra yikanir, sonra guneste bekletilir. Pastirma yazi lafi onun guneste bekletilme olayindan cikmistir.
Sonra cemen kaplanir. Bir nevi pismis ettir yani.
Buzdolabi yokken et bozulmasin diye icat etmisler.

Sucuksa icine inegin tasagini kemigini falan ne bulursa koyduklari karisik bir hamurdur.
Bunu da bagirsak icine basip satarlar.
Tabi bu dogali.

Fabrikasyon olaninda baska kotu seyler de var. Horoz imbigi inek memesi, at toynagi falan cikiyor bakanlik denetimlerinde.

Affetmem yerim

hayir, yenmez zaten, dunya kadar riski var bu durumun?

Yerim.

Yillardir hep cig yerim.

Fermente olanları tercih ederim.
Kaşar eşliğinde ekmek arasında güzel oluyor.

harcamana gore. ucretsiz kartlar oldugu icin ve artik o ucret yasal oldugu icin eskisi gibi kolay degil.

garanti bankasına 2 sene önce kartı kapatın dediğimde iade ettiler.
geçen sene gerçekten kapattılar

şikayet var sitesinde birçok kişi bu parayı geri almış görünüyor..
sanırım en mantıklısı da bu şekilde internette herkesin görebileceği şekilde şikayetçi olmak..
telefonla arayınca iade etmiyorlar artık..

kartı kapatıcam diyince önce 40tl'lik sonra da 50'tllik puan teklif etmişti akbank anneme (axess). yine de kabul etmedi, onlar da geri dönmediler.

ödemek istemiyorum. nasıl yapalım dedim. 9 ay kartınızı kapatmazsanız iade ederiz dediler. tamam dedim.

az önce işbankası aradı ve iade işleminin yapıldığını söyledi..

MUTLU SON :)

Peteklerdeki suyu boşaltacaksın, tamamına gerek yok üstten akmayacak kadar boşaltsanız yeter.

Musluk takabiliyorsanız bunu da bağlarsınız zor değil.

Kas ve ECA olabilir.

Danfoss

Banyo ve mutfağa takılmaması lazım bildiğim kadarıyla.

Teflonu doğru sarmazsanız evi su basar, bence bilmiyorsanız kendiniz kalkışmayın.

Bir de John Bloor üstten akmayacak kadar demiş ama ev merkezi sistem ise bütün üst katların suyunu boşaltmak lazım.

@sutlu nescafe neden banyo ve mutfaga takılmıyor. :/

tesisatçı öyle demişti. oralar sürekli sıcak olduğunu için vananın bir anlamı kalmıyor herhalde. vanalar ortamın sıcaklığına göre açıp kapatıyor ya. ben ona yormuştum.
yoksa suyun bir şekilde devirdaim olması için mi neydi.

whatsapp numaraları kapatıldı.

hatalı parkın muhattabı trafik polisleri. belediye değil.

Whatsapp numaralari niye kapatildi? Nereye gondericem simdi?

Bimer'e gönderdim, cezasının kesildiğine dair bildirim geldi. eksisozluk.com

var

elektrikli diş fırçasıyla düzenli fırçala.

düzenli olmasa da fırçalıyorum elektrikli diş fırçasıyla. ama sorun, yapılan temizliğin doğru düzgün yapılmaması. yani bir ilaç vs. var mı kullanayım da kalan taşlar da erisin gitsin?

öyle bir ilaç duymadım. eğer çoğu gittiyse elektrikli diş fırçasıyla geri kalanları veya yeni oluşanları da çıkarmak mümkün. o nedenle dedim.
hala rahatsız ediyoesa özel bir kliniğe veya yine devlet hastanesinde temizletebilirsin.

tekrar temizletmen lazim, oyle bir kimyasal/ilac olsaydi zaten dis temizletmeye gerek kalmazdi. iyi temizlenince 1 sene goturuyor.

özelde düzenli diş temizleten bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki, eğer tam çıkmamışran kastınız; azı dişlerin üzerindeki kıvrımlarda kalanlarsa onlar zaten temizletmeden önce çok fazlaysa tamamıyla çıkmıyor. elektrikli forçayla düzenli fırçalayıp en fazla yılda bir temizletirseniz de pırıl pırıl dişleriniz oluyor.

sizi kontrol seansina cagirmadilar mi? devleti bilmiyorum ama ozel klinikte bizim doktor cagiriyor, zaten olmasi gereken de bu kendisinin aciklamasina gore...

Almanyayi bilmiyorum ama avusturyada direkt cesedi gommek yasak.

Bir çok Avrupa ülkesinde naaşı tabutla gömme zorunluluğu var.

Bizde tabutla gömülmüyor nedendir bilinmez fakat naaş mezara konduktan sonra üstüne tahta dizerek toprakla arasına boşluk yaratılıyor. Ee sonuçta aynı şey ha tabut ha tahta. İkisi de zamanla kırılıp çöküyor zaten.

gerçekte tabutla gömülmez. ölünün üzerine yanlamasına tahta konur her ihtimale karşı. bazen öldü denilen kişi bir şekilde tekrar canlanıyor. özellikle kalbine pil takılanlar veya anlamlandırılamayan şekilde canlan insanlar olabiliyor haberlerde duyuyoruz morgda canlanan tipleri. tahtalar yan şekilde olduğu için kişi eğer mezarın altında uyanırsa bir şekilde çıkabiliyor. ama tabutla gömülürse böyle bir şansı yok tabi ki. tabutla gömülmemesinin bir nedeni de ölünün bedeni ile beslenen farklı farklı böcek türleri var. ölünün ölümün üzerinden geçen süreye göre farklı böcek türleri bedeni yiyor. kulağa biraz korkunç geldiğinin farkındayım ama öyle. dünyadaki kaynakları en çok tüketen dünya üzerindeki tek canlı türü iken öldükten sonra en azından başka canlıların yaşamına destek olmak erdem sayılabilir :)

@greenshadow
şaka herhalde? o tahtaların konmasının, sembolik bir nedeni var. canlı birini toprağa koyup üzerine o tahtaları koysan bile çıkamaz. üzerine onlarca kilo toprak atılıyor. mümkün gözükmüyor.
hele hele kefenlenen birinin elini kolunu kurtarıp çıkartması ve toprak kütlesini yarıp dışarı çıkması çok çok mantıksız.

İnanışa göre kişi öldükten sonra ruhu ayağa kalkar bu sırada kafasını o tahtaya vurur ve öldüğünü anlar. After that let the kabir azabı begins. Rabbin kim diye başlar hani.

glutensiz undan baklava var mesela.
glutensiz ada diye bir marka var. ürünlerinde gluten yokmuş.

Glutenden ziyade sorunumuz buğday. Birçok glutenfree ürün var ve içinde buğday var. Onları dahi yiyemiyor. Ben de glutenfree deyince yenir diye düşünmüştüm ama sorun gluten değil buğdaymış.

Çölyak hastalığı deniliyor buna.Araştır biraz.Sakın pastane-fırından alışveriş yapma :)

Arpa, yulaf, çavdar falan yiyebiliyor. Çölyak değil.

çölyakla buğday alerjisi farklı şeyler. Çölyak gluten enteropatisi olarak geçiyor, alerji tamamen farklı bir mekanizma.

Valla genel olarak allerjide en iyi çözüm etkenden kaçmak, ama belki immünterapi falan olabiliyordur bilmiyorum özel olarak tedavisini. Yine de misafirinize buğdaylı yiyecek veremezsiniz muhtemelen.

Sarma yedirebilirsiniz bence aklıma o geldi uygun olarak :D

Buğday göbeği isimli bir kitap var, okumanızı öneririm.

bende buğday alerjisi yok ama buğday intoleransı var, evet dediğin gibi çavdar arpa ekmeklerine de buğday karıştırıyorlar. ancak bazı fırınların ekmekleri (derunun vardı ama kapandı galiba) onların ekmekler %100 çavdar oluyor, ancak bir somon ekmeğe 20 TL vermişliğim vardır :(
maalesef Türkiye'de buğday olmayan bir şey bulamıyorsun, yukarıda dedikleri gibi çölyak olmaktan farklı bir durum. ben atak döneminde meyve ve et/balık grubuna dadanmıştım, az pirinç yiyordum. kolay gelsin.

Turkcell önümüzdeki dönemde benim olan interneti başkasıyla paylaşma mı ücretli hale mi getiriyor?

evet. tam olarak bu. ama başkasıyla paylaşma olarak düşünme. sabit internet hattında arıza çıktı mesela. acilen bilgisayar üzerinden internete girmen gerekirse telefonundaki interneti paylaştırmak istersen ekstra ücret alacak turkcell.

Olayın vpnle uzaktan yakındam ilgisi yok. Senin paylaşım yaptığın İnterneti paralı yapıyor. Yani mobil erişim noktasını

ya şimdi ben telefondan açıyorum kendi bilgisayarımda kullanıyorum,

o da mı ücretli olacak?

@dedim dedim de kime dedim
evet.

@dedim dedim de kime dedim: evet. zaten saçmalık burada.

turkcell'in yaptığı son açıklamaya göre işlem şöyle olacak,

bir uygulama sunacaklar. bu uygulamayı açıp ücretsiz olarak payalaşcaksın. ancak senin internetini paylaşan kişi bir arayüz ile bilgilerini girip öyle kullanabilecek internetini. starbucks vs.. gibi yerlerde yapılan şey gibi.

ben bu sonucu çıkardım.

ha turkcell böylece bir çok kişinin bilgilerini elde edip her türlü kullanımını sağlayabilecek. kazanacakları 3-5 kuruştan daha karlı bir iş bu elde ettikleri veri.

www.eksiduyuru.com

@sutlu nescafe'nin paylaşacağını paylaşacaktım. en favori duyurum odur.

bir de şu var:

www.eksiduyuru.com

edit:

www.eksiduyuru.com

nispeten yenilerden güldüğüm: www.eksiduyuru.com

Adana’da yaşayan tanıdığın varsa göndersin. Orada kaldırımdaki ağaçlarda yol boyu var. Yabancılar portakal sanıyor :)

yahu ben ataşehir diyorum sen adana dedin :)
oradan çok zor be, iki turunç için kimseyi otogara sürüklemeyelim şimdi :)

Turunç markette satılan bir şey mi yol kenarındaki ağaçlardan toplanıyo sadece biliyodum ben O.o (lokasyon izmir)

Ben reçelini, ekşisini yaptıracaksın, bir kasa lazım diye düşünmüştüm. Tüm egzotik ve mevsimi olmayan meyvelerin de satıldığı manavlara bakman lazım.

www.sebzemeyvedunyasi.com

www.portakalbahcem.com

macro ve carrefour gurmelerde olabilir belki.

Carrefour un arkasında hal var. Oraya sorsana.

@sutlu nescafe: doğru bak, akşam bir uğrayayım oraya.

yakın civarlarınızda aydın/nazilli/yenipazar/karacasulu pideci varsa (bir pazarlama stratejisi olarak camlarında yazar mutlaka) onlarda olabilir çünkü bazen salataya ve pideye sıkmak için kullanırlar.

ataşehirin orada metro grossmarket yok mu? orada sürekli ilginçlikli meyveler oluyordu

Kozyatağı’nda bizim bahçede var, sizin oralarda da birileri ekmiş olabilir:)

(git: hamilemeyveleri.com)

sopranos

Sopranos tabi ki. İzledikten sonra bu seviyede bir dizi çekilmedi-çekilmeyecek diyeceksin.

The Wire ile başla.

the wire

sopranos

her iki cevap da yazilmis bolca. her iki diziyi de izledim. bence sopranostan baslayin ve sonra the wire izleyin.

açılın ben de her iki diziyi izledim.

ikisi de güzel dizidir. ama sopranos'un olay örgüsü biraz daha ilintilidir. wire'da her sezon farklı bir konu ele alınır ve olaylar o bölge insanının biraz daha içselleştireceği biçimde yürür (polis teşkilatındaki yozlaşma, maryland'deki zenci ayrımcılığı politik hesaplaşmalar vs sallıyorum bunları ama yakın örnekler işte.)

yani ne bileyim orada yaşayan biri daha keyif alır heralde wire izlerken, bana pek geçmedi.

sopranos daha güzeldir.

olmaz. bence su böreği kıymalı bile olmaz da sen bilirsin yine.

kıyma ve kaşar beraber olunca aşırı yağlı olur bence.

aşırı yağlı olur. +1

ayrıca et ve süt ürünlerini birlikte tüketmek beni bozar bence. gerçi kaşar süt ürünü sayılır mı, onu da bilemedim.

bildigim kadariyla 10 yillik ve daha eski islem gormeyen banka hesaplari tmsf ye devrediliyor. bankaya sormakta fayda var ama sonuc alinabilecegini sanmiyorum

para dönemine göre yüksek bir miktarmış. normalde tebligat yapıldıktan sonra 10 yıl içinde paranın çekilmesi lazım ama bize tebligat yapılmadı. o nedenle temin etme ihtimaliniz var dendi. ama daha önce bu durumu yaşayan var mı merak ediyorum.

bankanın tebligat yapma zorunluluğu yok. verasetname çıkartırsınız, onunla bankaya gidip başvurursunuz. banka size hesabın içinde olan miktarın yazılı olduğu kağıdı verir. onunla vergi dairesine gidip vergisini ödersiniz. oradan aldığınız kağıtla o parayı alabilirsiniz.

verasetname normalde noterden alınıyor ama 90larda vefat etmiş birinin verasetnamesi alınabiliyor mu emin değlim. avukata gerek yok bence. bireysel olarak da başvurulabilir. ancak 90lı yılların başında bankada olan para tmsfye devredilmiş olabilir.

10 yıldan fazla olduğu merkez bankasına devredilir para.veraset ilamı çıkartın sulh hukuk mahkemesinden.o bahsi geçen 10 yıl içinde öldüyse bankaya başvurmanız lazım eğer 10 yıldan fazla olduysa mahkemeye vermeniz gerekebilir.yine de avukata danışın.

Göremez.

göremez. ne artı oyu ne eksi oyu.

üye işyeri dediği pos aslında. o bankaya ait pos var mı yok mu sorun o. benzinliklerde oluyor genelde problem olmaz; fakat diğer yerlerde bilemezsin.

sitelerinde de bulunur ama en kolayı XX bank posu var mı denmesi (garaser+1)

garanti bonus flaşta etraftaki üye işyerlerini göster özelliği var.

hamilelik?

kolşisin kullandığına göre romatizma olarak fmf olduğunu tahmin ediyorum. fmf'in en yaygın belirtisi de şiddetli karın ağrısı/bulantı. ya ilaçlarını düzenli kullanmıyorsun ya da doz ayarlaması lazım. yeterli gelmiyor olabilir.

bir ihtimal safra kesesi problemi diyorum.

@ mikahakkinen En azından hamilelik bitince bu sorun da bitiyor. Bunda o da yok.

@ for day to break Çok yemek yiyen biri değilim. Hatta aksine iştahsızlık var. O yüzden kolesterol olacağını sanmıyorum. Doktorun dikkat et dediği yiyecekler feragat etmemin imkansız olduğu şeyler: Tatlı, baharatlı yiyecekler falan

@ sutlu nescafe Fmf değil de ankilozan spondilit var. İlaçlarımı düzgün kullanmadığım konusunda haklısın. Ağır olduğunu düşündüğüm için günde 1 kere alıyorum.Safra kesesi problemi konusunda haklı olabilirsin.

ağır olduğunu düşündüğün için mi?
nick duyuru uyumu süper olmuş...

safra kesesi büyük ihtimal..
yemek borunda da kitle olabilir arkadaşımdan 3 tane kitle çıktı ve devamlı midesi bulanırdı.

@ sutlu nescafe :D Aslında düşünmekten ziyade bunu askerlik muayenesine gittiğimde muayene olduğum romatoloji doktoru söyledi. Kullandığım ilaçların ağır olduğunu söyledi. Zaten söylemesine de gerek yok. Prospektüsleri okuyunca bir fikir ediniyorsun. Kısırlık bile yapıyor kullandığım ilaç.

@jamswety En iyisi düzelince safra keseme baktırmak için doktora gideyim.

bende kullandım da o nedenle yani :) şimdi onlardan daha ağır ilaçlara geçtim :)

@ sutlu nescafe Geçmiş olsun. Sanırım Fmf var sende. Hangi ilaçlara geçtin?

here maps androidde de var. yandex ve google maps kullanıyorum ben.

Sygic. Lisanlı olarak kullanıyorum. Çok profesyonel bence.

yandex te hız sınırı var
onun dısında haritalar is goruyor

Bu sayılanlarda aradığım özellikler eksik. Trafik yoğunluğu, navigasyon,hız sınırı, hız aşımı,yapılan hız,katedilen km, hızlıyken yukardan, yavaaşken yakından gösterme falan Windows here drive da vardı. Lanet androidde hepsi bir arada yok.

Heybeliada

heybeliada +1.
20 sene önce 3 ay kalmıştım. aklım hala orada.

cunda

Eskiden Urla Devlet Hastanesi'nin olduğu Karantina Adası.

Annem o hastanede çalıştığı için ben de hastanenin kreşine gittim 9 aylıktan itibaren. Çam ağaçları, hastanenin plaji falan çok seviyodum. Ama sona Emine Erdoğan adayi aldı, hastaneyi taşidilar ve orayı özelleştirdiler.

Bu arada kendisi ada ama kara yolu bağlantisi var, yani sorun olmaz sanirim :D

Onun dışında ayvalik-Cunda adası ve bozcaada da sevdiğim adalar. Hatta orta büyüklükte bi adada doğup büyümek isterdim yunan adası gibi mesela. Çok ilginç bi deneyim olabilirdi

Hiçbirinde.

Bozcaada

Şu anki Türkiye'de İmralı sanırsam.

giresun adası: 20 yıl kadar önce adada bir çift yaşıyordu, tek başıma kendilerinden bu görevi devralabilirim.

bozcaada. üzüm yetiştirip belki küçük bir pansiyon. insanın ömrü uzar

Burgazada ya da Bozcaada.

Heybeliada ya da Büyükada

bozcaada

bozcaada

Gökçeada.

netflixte almanca yapımlar var.

@sutlu nescafe, onların hepsini izledim. başka şeyler arıyorum o yüzden.

subscene.com adresine baktım alman filmlerinin de hollywood filmlerinin de almanca altyazısını görebildim.

black mirror

Peaky blinders

Belgesel: Treasures Decoded - The Story of God with Morgan Freeman.
seyler.eksisozluk.com

Belgesel wild wild county

lilyhammer
paradise p.d

lilyhammer
the crown
atypical
good place

dark, bates motel

Dirk gently. Çoook güzel

Black Mirror
Stranger Things
The Rain
Dark
Ozark
Sense 8
Chef's Table
The Sinner
House Of Cards
The Crown
Vikings
The Last Kingdom
Peaky Blinders
La Casa De Papel
Glow
Better Call Saul
Dark Tourist
Breaking Bad
Spartacus
Suits
Madmen
Anne With An "E"
Atypical
Safe
Lost In Space
Mindhunter
Punisher
Manhunt:Unabomber

ezel

Dogs of Berlin
Dark

alias grace

hot girls wanted

Bojack Horseman. Netflix'in en iyi dizisi.

Tepedeki Ev'i izledik, beğendik.

muhafız diyen olmamış?

edinemezsiniz, telekoma başvuracaksınız onlar canları isteyince (genel de 2 sene sonra) hat çekecekler

Bizim ev de öyle. Uydudan internet kavramını araştırabilirsiniz. Biz, antwifi diye bir şirketten hizmet alıyoruz. Hız vasat fakat fiyatı uygun.

torpil bulman gerek. alternatif olarak uydunet, çanak antenle verenler falan varsa onlar olabilir veya mobil modemler. bir de yakinlarda bir binayla ortak kullanim olabilir.

telefon hattı da mı yok?

turkcell superbox. eğer cep telefonu ile 4.5g alabiliyorsanız bağlıyorlarmış.

şunu alarak paylaşıp kullanabilirsiniz bence. 279 tl sınırsız ve 4.5G hızında

www.turkcell.com.tr

279 tl mi eheheheh, 279 TL hem de aylık eheheheh. Ben de aynı dertten muzdaribim. Bu kadar parayı veremeyecek kadar da fakirim. Yan binadan biri ile mi anlaşsak ne yapsak?

1 ocaktan sonra 279 lira ucuz bile gelebilir.

Ben başvurdum Türktelekoma 6 ay önce geçen gelip yaptılar

geçen sene taşındığım evde boş port olmadığı için birkaç ay internet bağlatamadım. bütün alternatifleri araştırdım ve o süre zarfında superbox ile idare ettim. fiyatı biraz tuzlu ama 4.5g hızında olduğu için performansı çok iyi. bir kutu getiriyorlar o kutu direk internet oluyor. istediğin yere de taşıyabiliyorsun.

minimal kullanım olacaksa 50 gb kotalı paketi 160 tl şu an.

normalden daha pahalı ve daha lüks araç.

Turkuaz mı, Mavi mi?
www.ibb.istanbul

Hiç öyle bayılacak gibi hissetmedim. Sen 4 tablet diyorsun da10 tablet kullanıyordum günde.

Aynı hapı babam kullandı hiç böyle şikayetleri olmadı doktorunuza danışın isterseniz.

Bir de babam tuz kullanmaması için uyarıldı doktoru tarafından ama şekerle ilgili bi şey söylemediler, o ilacı kullandığı zamandan beri şeker hastası. Dikkat edin yediklerinize. Geçmiş olsun.

Bünyem biraz zayıf onun etkisi de olabilir.

Tuza özellikle dikkat ediyorum ancak dediğiniz gibi tatlı krizlerim de oluyor sürekli. Meyvelerle bastırmaya çalışıyorum. Ama dediğim gibi hep açım yine de.

Şekere dikkat. Kortizon nedeniyle diyabet oluşabilir.

müşteri hizmetleri dahil bilen yok. bu yüzden akn’liye taahhüt verdim ben, olmazsa bozacağım.

Cevap veremiyorlar. Benim taahhüt bitti. Merakla bekliyorum ne diyeceklerini. Hatta biteli birkaç ay bile oldu.

Akn'li tarifelere taahhüt vermenin mantıklı olduğunu düşünüyorum. 24mbit/50gb akn 44 tl'den 2020'nin sonuna kadar taahhüt verdim.
Türktelekom'a bakınca bu fiyatlar hayal olacak gibi duruyor. En azından taahhüt suresince kafa rahat olur.

Geçtiğimiz hafta bilgi almak için müşteri hizmetlerini aradım sözleşmemiz Şubat 2019 da bitecekmiş 31 Aralık 2018 e kadar başvuru yaparsak 24 mbps 150 gb akn kablo tv hizmeti ile 65 liradan devam edebileceğimi söylediler.Akn ile ilgili bilgileri yok henüz resmi gazetede yayınlanmadı bizimde bilgimiz yok dediler çok ilginç Türk Telekom da kalktı diye reklam yapıyor anlayamadım doğrusu

sarf malzemeleri ucuz bir cihaza bakardım. asıl filtreler para tutuyor bildiğim kadarıyla.

lifetech ya da conax öneriyorlar genelde. 1000 tl altı oluyor bunlar. filtre sayısını vb siz seçeceksiniz.

yıllık.

Yıllık